"Spor, dünyayı değiştirecek güce sahiptir ve çok az şeyin sahip olduğu birleştirici güce..."

ÜSSK - BİR TAKIMDAN DAHA FAZLASI...
Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi1
Bugün Toplam23
Toplam Ziyaret150200
Takip Ediniz
    https://www.facebook.com/uskudarsusporlari
ERSİN SÜEREN
sueren11050@yahoo.com
18 Mart 1915
17/03/2014

 ATATÜRK’ün:

“ Tarih yazanlar, tarih yapanlara riayet etmezler ise ortaya çıkan sonuç şaşırtıcı mahiyet alır”, sözüne sonuna kadar inananlardan olduğumdan, 18. Mart. 1915 ile ilgili özet gerçeği yazılı olarak hatırlatmayı sizler ve gelecek kuşaklarımız için vazife bilirim.

 

Çanakkalede  Harekatı Evveli ve 18. Mart. 1915 :

O tarihte Çanakkale Boğazı müdafaa hattında 11 müstahkem mevkii vardı. Bu tabyalarda bazıları Alman yapımı yeni olmak üzere 72 top bulunuyordu. Ayrıca Boğazın her iki müstahkem mevkii yakalarında karadan denize torpil tüpleri, deniz mayınları, daha sonra da düşman denizaltıları için çelik kafes su-altı ağları vardı. Boğaz çıkışına doğru dönük  Kumkale ve Settülbahir tabyalarında da nisbeten uzun menzilli ağır toplar konuşlandırılmıştı. Düşman donanmasının Kasım 1914’teki ilk bonbardımanından sonra  Almanlar tarafından pozisyon değiştirebilen seyyar 6 inch (15cm) çapında 8 howitser bataryası boğaz giriş sahiline yerleştirildi. Hatırladığım kadarıyla; 1963 yılında Fransız Su-Altı Federasyonu II. Başkanı Michael Cousteau ile Emirğan önünde dalarak yakaladığımız bir Istakozu okul arkadaşım ve meslekdaşım Baskın Sokolluoğlunun dedesi rahmetli Orgeneral Fahrettin Altay’ın aynı yerdeki yalısında yerken Sayın Orgeneral bize bu Howitser topların ancak düşman gemilerinin güvertelerinde hafif tahribatlar yaptığını, İngiliz ve Fransız zırhlılarını batıracak güçte olmadığını bizzat tesbit ettiğini söylemişti. Boğazı aydınlatan ışıldakların adedi 8’e yükseltilmişti. 9 mayın hattı boğaza döşenip, sahil bataryalarındaki top adedi de 100’e çıkartılmıştı. Boğaz müdafaası silahlarının çok azı modern idi ve özellikle cephane çok azdı. Yani, Hürriyet gazetesi köşe yazarlarında Hadi Uluenginin bir-kaç yıl evvel, hala bende saklı yazısında belirttiği,    <Çanakkale müdafilerinin ellerindeki iaşe ve ateş gücü yeterli idi> ibaresi asla doğru değildi.

 

                        Resim:İstanbul Erkek Liseliler'in Çanakkale sevkıyatı. 

 

Birleşik Donanmanın Çanakkale Boğazına İlk Giriş Denemesi 19.Şubat.1915:

 

Birleşik Donanma Amirali Carden – Birleşik Donanma Yardımcı Amirali De Roebeck

I.   Hat: Uzun mesafe bombardımanına iştirak edecek savaş gemileri:

      İnflexible – Agamemnon – Queen Elizabeth

II.  Hat: Orta mesafe bombardımanına iştirak edecek savaş gemileri:

      Vengence – Albion – Cornwalis – İrresistable – Triumph

III. Hat: Kısa mesafe bitirici bombardımanına iştirak edecek savaş gemileri:

      Suffren – Bouvet – Charlmagne – Goulois

      Fransız savaş gemileri (atak ve aceleci) Fransız Amirali Guepratte komutasında 

8. Mart. 1915’te Alman mayın uzmanı Binbaşı Geehl Erenköy – Sarısığlar akıntı altı hatta sahile paralel Nusret mayın gemisi ile 20 su-altı mayını döşetti. Bu mayınların, bende kopyası olan Turkish Line’da belirtildiği gibi, Türk yapımı mayınlar olmayıp, Karadeniz’de bağlantı telleri koptuğundan başı boş yüzerken bulunmuş Rus mayınlarından bir kısmının olması muhtemeldir. Zira Karadeniz’de bulunan başı boş Rus mayınlarının bir kısmı  boğaz müdafaası için o tarihte Çanakkaleye taşınıyordu. Boğaz müdafaasında mayın gurubu komutanı Alman Albay Fiessler Birleşik Donanmanın 19 Şubat’ta Boğazı zorladığında sahil bataryalarımıza ateş ederken Sarı-sığlar Erenköy önü hattına girerek manevra yaptığını görmüştü. 18 Mart’ta İngilizlerin su üstünde yüzerek akıntı ile sürüklendiğini gördükleri 3 mayın 8 Mart’ta döşenmiş olan 20 mayından kopmuş olanlardı. Ne İngiliz uçakları ne de mayın tarayıcı Trawler’ler bu hattı göremedi. Aslında mukaveleli İskoç balıkçıları olan Trawler mürettebatı Türk sahillerinden ateş açıldığı zaman taramayı bırakıp Boğaz dışına çıkıyorlardı ve Binbaşı Geehl’in döşettiği 20 mayınlı hatta yaklaşmıyorlardı. Öyle 18 Mart sabaha karşı Nusretin mayın döşeme masalı yok tüm resmi yerli ve yabancı belgelerde. Havadan İngiliz uçak pilotlarınca suyun 6 mt altında bulunan bu mayınların görülmemiş olması mevsimin kış olmasından dolayı Boğazın Anadolu yakasındaki derelerin bu kısmı bulandırmış olmasındandır;  . İskoç balıkçıların mevcut mukavele ile ateş altında çalışmak istememeleri üzerine Trawler’ler İngiliz donanmasından gönüllü denizciler ve gönüllü İskoç balıkçılar tarafından mürettebatlandırılmıştır.

18 Mart’tan evvel sinirleri zayıflayan Amiral Carden birleşik donanmadaki görevini yardımcı Amiral De Roebeck’e devretmiştir.

 

18. Mart. 1915’te Birleşil Filo Amirali De Roebeck’in Çanakkale Boğazına Giriş Planı:

 

I.  Hat İngiliz Gemileri: Queen Elizabeth – Agamemnon – Lord Nelson – İnflexible

    Sancak – İskele cenahlar: Prince George – Triumph

II. Hat Fransız Gemileri: Goulois – Charlmagne – Bouvet – Suffren

     Sancak – İskele Cenahlar: Majestic – Swiftsure

 

Boğaz dışında müdaheleye hazır savaş gemileri:

Altı savaş gemisi, destroyerler, mayın tarayıcı Trawlerler.

Bu altı savaş gemisinden dördü: Vengence – Albion – İrresistable – Ocean

18 Mart Boğaz savaşına katılmıştır.

 

18 Mart 1915 günü Bozcaada açıklarından hareket eden İngiliz ve Fransız ilk on savaş gemisi bir birlerinden aralıklı iki hat halinde ve önde İngiliz savaş gemileri olmak üzere yerel saat 10:30’da Boğaza girdiler. Türk sahil tabyalarındaki Howitser ve Sahra topları Birleşik donanma üzerine ateş açtı. Birleşik donanma ateş açmaksızın seyrine devam etti. Rahmetli Orgeneral Fahrettin Altay’ın bize söylediği gibi bizim Howitzer ve Sahra topları Birleşik Donanma gemilerinin güvertelerinde ancak II. Sınıf hasarlar yaratabilecek güçteydi. Saat 11:00’de I. hattaki İngiliz savaş gemileri 8 dz. mili mesafeden Türk tabyalarına ateşe başladı. Saat 11:25’te Çanakkale – Kilitbahir tabyalarından karşı ateş başladı. Queen Elizabeth 8 x 15 inch’lik (38 cm çap) topları ile Çanakkalenin her iki tarafındaki mevzilere ateşe başladı. Boğazdaki Türk bataryaları ilk karşı cevaptan sonra hedeflerinin uzaklığını görünce ateşi kestiler. Agamemnon - Lord Nelson – İnflexible Kilitbahirdeki üç Türk mevziini ateş altına aldılar. Türk mevzileri yarım saat bu öldürücü ateşe cevap vermeyerek bekledi. Bu sürede mevziler defalarca isabet aldı. Saat 11:50’de Çanakkale şehir yakınında büyük bir infilak oldu. Mevzilerimiz tekrar ateşe başladı. Seyyar Sahra ve Howitzer toplarımız düşman gemilerinin güvertelerinde II.derecede hasar ve mürettebat kayıpları verdirmeğe başladı. Saat 12:00’yi birkaç dakika geçe  Queen Elizabeth’den savaşı idare eden Amiral De Roebeck yakın dövüşe girme işaretini verdirdi. Fransız  savaş gemilerinin ileri hatta girmesini özellikle isteyen atak ve aceleci tabiatlı Fransız Amirali Gueprratte gemilerine I. hattaki İngiliz gemilerinin önüne geçme işaretini verdirtti ve Türk kara topçusunu menziline girdi. Anında Goulois su altından isabet aldı. İngiliz ve Fransız hatlarının bir birine karıştığı anda İnflexible sancak ve iskele ön direkten isabet aldı ve güvertesinde yangın başladı. Akabinde sancak bordadan bir isabet daha aldı. Agamemnon 25 dakikada 12 isabet aldı ve yeni bir pozisyon almak için Fransız hattının gerisine döndü. Birleşik Donanma gemileri savaş güçlerini kaybetmemişler ancak bir kaç düzine gemi personeli savaş dışı kalmıştı. İsabet alan bazı   Türk tabyalarındaki toplar toprak altında kalmıştı. Atış kontrol haberleşmesi tahrip olduğundan atışa devam eden birkaç Türk bataryasının isabet yüzdeleri düştü. Gelibolu tarafındaki 13. batarya büyük bir infilakla saf dışı kaldı. Saat 13:45’e kadar karadaki Türk bataryalarının atışları azalarak sürdü ve sonra tamamen sustu. İngiliz Amirali De Roebeck Fransız gemilerine çekil işareti vererek Boğaz ağzında bekleyen altı gemiye Boğaza gir işareti verdi. Saat 13:55’ten bir kaç dakika evvel Suffren ikiz gemisi Bouvet ile Queen Elizabeth’in yanından Erenköy açıklarında sancağa dönerken büyük bir patlama ile sarsıldı. Aynı saat 13:54’te Bouvet’de büyük bir infilakla sarsıldı ve üzerinde yol varken devrilerek 2 dakika içinde Kaptan Rageot ve 639 mürettebatı ile birlikte Boğazın buz gibi Mart sularına gömülerek kayboldu. ( Bouvet’in 27 ton ağırlığındaki Bronz pervanesi şaftından dinamitle kesilerek Lisa I (Sibel Algarnası) tarafından 1959’da çıkartmıştır)

Bouvet’in bu ani batışının, büyük çaplı bir merminin cephaneliğine isabeti neticesinde olduğu sanıldı. Birleşik donanma kaptanlarından hiç kimse gemilerinin Sarı-sığlardaki mayın hattının içinde olduğunun farkında değildi. Suffren’in de, Bouvet’in de aldıkları mayın isabetiydi. Türk topçusu bu şevkle tekrar İngiliz ve Fransız gemilerinin üzerine ateş açtı. Sabahki sahne tekrarlanmaya başlamıştı. Çifter, çifter; Ocean – İrresistable. Albion – Vengeance. Swiftsure – Majestic 10.000 yardadan ( 9150 mt.) Boğaz tabyalarını ateş altına aldılar. Türk tabyalarından 16:00’ya kadar cevap verildi ve kara bataryaları tekrar sustu.

İki çift İngiliz mayın tarayıcı Trawler Boğaza girerek I. hattı taramağa başladı ve üç yüzer başı-boş mayın bularak patlattı. Trawlerler II. Hatta gelince karadan ateş açıldı. Mürettebatı İskoç balıkçısı ve gönüllü  İngiliz denizcilerinden oluşan dört Trawler komutanlarının ısrarına rağmen panikle dönüp Boğaz dışına çıktılar. Diğer bir çift Trawler karadan açılan ağır ateş altında panikleyip tarayıcılarını bile toplamadan süratle Sarı-sığları terk ettiler. 16:11’de İnflexible I. hatta, Bouvet’in vurulduğu mevkiide bir mayına çarparak sancağa yattı ve savaş hattını terk etti. Pruvadan isabet alan gemi Boğaz dışına çıkmağa çalışırken sancağa yatmağa devam ediyordu. Kruvazör Phaeton refakatindeki gemi her an batacak gibi idi. Baş torpito bölümü isabet alınca buradaki 70 mürettebat derhal ölmüştü. Gemide ışıklar sönmüş çalışma gaz lambaları ile yapılıyordu. Güverte altına zehirli gazler yayılmağa başlamış. Makina dairesinde ki ısı ise dayanabilecek gibi değildi. Kazan dairesinde yeterince çalışılamadığından stim azalmış, fanlarda çalışamaz olmuştu. Kaptan Phillmore kazan dairesinde stim nöbeti gönüllü olarak yapılabilir emri verdi. Güverteye de geminin bando takımını çıkartarak mürettebata moral olsun diye Boğazın akşam karanlığında marşlar çaldırmağa başladı. Gönüllü denizciler karanlıkta, duman altı ve sular içinde geminin hareketi için gerekli kazan stimini tutturdular. Su geçirmez kapıları kapattılar. Büyük bir denizcilik başarısı göstererek pruvası baş üstüne kadar sulara gömülü sancağa yatık gemiyi Boğaz dışına çıkarmaya çalışırken bir taraftan da gemi bandosunun marş sesleri altında kıç topları ile menzil dışına çıkıncaya kadar Türk tabyalarına ateşe devam ettiler ve İnflexible’ı batırmadan baştan kara Bozcaada sığlıklarına oturttular. İnflexible’nin saf dışı kalmasından beş dakika sonra İrresistable mayına çarptı. Geminin sancaktan torpillendiğini zannettiler. İrresistable Yeşil bayrak çektiğinde filonun en sağında ve Sarı-sığlar mayın hattının içinde idi. Amiral yardıma Wear muavin muhribini yolladı. Wear karadan ağır ateş altındaki İrresistable’dan 600 denizciyi tahliye etti. Bunların içinde birkaç ölü, 18’de yaralı vardı. Üst subaylar ve 10 gönüllü denizci gemiyi yedeklemek için güvertede kaldı. Saat 17:00 itibarı ile Suffren – İnflexible – İrresistable saf dışı kalmış, Bouvet batmıştı. Suffren Boğazın dışına  ağır yaralı olarak çıktı ve Anadolu yakası eski İstanbul (Kestanbol) mevkiindeki sığlıklara batmamak için baştan kara kaptanı tarafından oturtturuldu. Amiral De Roebeck ve kurmay heyeti için bu aşamada olanların hiç bir açık izahı yoktu ve büyük bir şaşkınlık içinde idiler. İngiliz deniz uçakları gemilerin girecekleri sahanın temiz olduğunu rapor etmişlerdi. Saha denizden de taranmıştı ama Trawler’ler Sarı-sığlar mayın hattına karadan açılan ağır ateşten dolayı girmemişlerdi. Onlara göre berrak suda 18 ft.’den (6 mt.) deniz uçağı her hangi bir mayını rahatlıkla görebilirdi. Bu zararı kim veriyordu gemilere? Türkler mayınları su üstünden akıntı ile mi gemilerin üzerine salıyorlardı ki, bu hiç bir zaman olmamıştır. Yarbay Keyes İrresistable’ı Ocean ve Swiftsure refakatinde Boğaz dışına yedekleme emri aldı. Saat 17:20’de hava karardığında İrresistable’da hayat işareti yoktu. Ocean bulunduğu mevkiide suyun sığlığını bahane ederek yedekleme emrini yerine getirmedi. Swiftsure’la beraber Türk kara bataryalarına ateşe devam etti. Yarbay Keyes İrresistable’ı yedekleyemeyecekse Ocean’a Boğaz dışına çıkmasını bildirdi. İrresistable’ın durumu bir saat evveli gibi idi. Daha fazla bir meyil veya su kesiminde batma görülmüyordu. Ocean tam dönüşe geçmişti ki bir mayına çarptı ve aynı anda kıç tarafına karadan atılan bir top mermisi isabeti aldı. Boğazdan dışarı çıkacağına daireler çizerek ateşe devam etti. Görünüşe göre aldığı isabetle Ocean’da dümen arızası meydana gelmişti. Ocean’ın yanına gelen destroyerler mürettebatını aldı. Böylelikle Ocean ve İrresistable’ın kaptanları mürettebatlarıyla beraber gemilerini terk etmiş oldular.  Gece her iki gemiyi de aramak için Boğaz içine gemi gönderildi, fakat iki gemide bulunamadı. Zaten sahil ışıldakları denizin üzerini taradıklarından arayanlara kara ateşiyle rahat verilmiyordu. Ocean ve İrresistable’ın batışlarını hiç kimse görmedi. Sabah gün ağırdığında denizin üzerinde hiç bir yüzer vasıta görülmedi. 1966’da okul ve askerlik arkadaşlarımdan; meslekdaşlarım Dalgıç - Balıkadam Tosun Sezen ile ortağı rahmetli Baskın Sokulluoğlu Ocean ve İrresistable’ı Boğazın karanlık sularında 70 mt.de bularak bu iki geminin batmış olduklarını resmen tescil ettiler.

Yarbay Keyes ertesi gün Boğaza giriş için tekrar bir tesebbüs yapılması yolunda üstlerine çok ısrar etti. Boğazdaki Türk mevzilerinin tamamen tahrip olduğunu; hiç bir direniş görmeden Boğazı geçebileceklerini savunuyordu. Ancak bir gün evvelki beklenmedik kayıpların üzüntüsü ve şaşkınlığı içinde olan Amirallik adeta bir şok halinde idi.  Yarbay Keyes’in fikrini tatbik etmeyi düşünmediler bile.  Ancak Keyes’in haklılığı savaş sonunuda ortaya çıkmıştır. O gün Türk kuvvetleri savunmalarının son gücünü Birleşik Donanmayı Boğazdan geçirtmemek için büyük ölçüde harcamıştı. Savunma mevzilerinin toparlanması zaman isterdi ve bu zamanı düşmanın başarısızlığından doğan cesaretsizliğinden dolayı da kazandılar.

18. Mart.1915 günü İngiliz ve Fransız gemilerinden Çanakkale Boğazının her iki yakasında ki mevzilere saat 11:00’den 17:30’a kadar açılan ağır bombardımanda kullanılan 500 kg ağırlığında ki dev mermilerin içinde uzun, yassı makarna görünüm ve renkli Trotil dolu < takriben 200 kg patlayıcı > ve yine her bir merminin kafasında 2.5 kg’ lık bronz muhafaza içinde ateşleyicileri 1960-1970 arası Çanakkale batıklarında çalışırken ben ve meslektaşlarım görmüştür. Midilli kruvazörünü mayınla kaybettiğimiz gece Yavuz’un İmroz adasındaki İngiliz harp ve nakliye gemilerini bombardımanında batırdığı, devasa top taretli, Raglan monitöründe ki bu 500 kg’lık mermiler 1960’larda Türk dalgıçları tarafından çıkartılmıştır. Klasik formalı Türk dalgıçları 15 inç’lik ( 38 cm çap) top namlularında kullanılan bu 500 kg.’lık mermilerin içinde ki trotilleri çıkartıp Yavuz ve Midilli’nin İmroz baskınında Kefaloz mevkiinde batırdığı İngiliz savaş ve nakliye gemi parçalarının su-altında kesilerek çıkarılmasında kullanmışlardır. 18. Mart. 1915’te İngiliz ve Fransız gemilerinden atılan bu mermilerle isabet alan mevzilerimizde ki erlerimizin büyük bir kısmının değil parçaları boyunlarında ki metal askeri künyeleri dahi bu ateşte eriyerek bulunamamıştır. 1966’da Bodrum Bitez’de ki sahil arazimin yanında 4 dönüm tarla içinde ufak beyaz badanalı kulübesinde  tek başına bir ineği ve tavukları ile oturan 70 üstü ANA dediğimiz bir eli öpülesi vardı. Ana 19 yaşında iken 1914’te eşini askere alıp Çanakkaleye yollamışlar. 18. Mart. 1915’in o cehennem ateşinde bulunduğu tabyaya isabet eden 500 kg.lık bir mermi tüm tabya mürettebatını buharlaştırmış. VE…. Künye gelmedi diye ANA’nın ER’i de kaçak sayılmış. ANA; DEVLET yardımsız 94 yaşına kadar yaşadı. ’89 kışı çok yağmurlu geçmişti. Bodrum’da Bitez yalıları yükseklerden gelen sular altında kaldı. O yılın bir bahar gecesi yağmurunda ANA’nın damı çöktü sular altında kaldı. Ertesi gün farkına varılmıştı dam altında kalan ANA. El arabasına koyup bir yıl evvel batak olan deniz yalısına yaptırdığım yola taşıyarak kamyonet ile hastahaneye götürmüşler bir-kaç gün sonra da 19’un da ayrıldığı eşine 74 yıl sonra kavuştu. Bu sadece o güne ait benim bildiğim gerçek bir anı.

Bu vatan uğruna canlarını hiçe sayan tüm şehitlerimizin, hiç şüphesiz ki, elbette mekanı cennet olur.  

 

Dalgıç & Kaptan

    Ersin Süeren

 

PS: ‘ Geçmişini bilmeyen, geleceğini tasarlayamaz’.

 

 



2368 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

476 YIL SONRA PREVEZE GERÇEĞİ( Bölüm 2) - 02/10/2014
476 YIL SONRA PREVEZE GERÇEĞİ( Bölüm 2)
476 YIL SONRA PREVEZE GERÇEĞİ( Bölüm 1) - 24/09/2014
476 YIL SONRA PREVEZE GERÇEĞİ (Bölüm 1)
Güneş Balçıkla Sıvanabilir mi? - 15/08/2014
Güneş Balçıkla Sıvanabilir mi?
ARABA VAPURUNU KİM İCAT ETMİŞ ? - 16/07/2014
ARABA VAPURUNU KİM İCAT ETMİŞ ?
Dalgıçlığın 1950'lere Kadar ki Kısa Tarihçesi ve SCUBA' YA Geçiş - 20/06/2014
Dalgıçlığın 1950'lere Kadar ki Kısa Tarihçesi ve SCUBA' YA Geçiş
Abbas Sakarya - 22/05/2014
Abbas Sakarya
AE2 & Sultanhisar - 25/04/2014
AE2 & Sultanhisar
HAŞAŞİLER - 14/02/2014
1090-1272 HAŞAŞİLER
Rönesans Yorumu - 14/01/2014
Rönesans Yorumu
 Devamı